سالها دل طلب جام جم از ما میکرد
وان چه خود داشت ز بیگانه تمنا میکرد
گوهری کز صدف کون و مکان بیرون است
طلب از گمشدگان لب دریا میکرد
مشکل خویش بر پیر مغان بردم دوش
کو به تأیید نظر حل معما میکرد
دیدمش خرم و خندان قدح باده به دست
و اندر آن آینه صد گونه تماشا میکرد
گفتم این جام جهان بین به تو کی داد حکیم
گفت آن روز که این گنبد مینا میکرد
بی دلی در همه احوال خدا با او بود
او نمیدیدش و از دور خدا را میکرد
این همه شعبده خویش که میکرد این جا
سامری پیش عصا و ید بیضا میکرد
گفت آن یار کز او گشت سر دار بلند
جرمش این بود که اسرار هویدا میکرد
فیض روح القدس ار باز مدد فرماید
دیگران هم بکنند آن چه مسیحا میکرد
گفتمش سلسله زلف بتان از پی چیست
گفت حافظ گلهای از دل شیدا میکرد
Yıllarca, gönül, Cemin kadehini bizden istedi durdu ;
halbuki kendisinde olanı yabancıda arıyordu
Kevin ve mekân sedefinde bulunmayan inciyi
deniz yolunda kaybolanlardan arıyordu..
Dün, müşkülümü, nazarındaki kuvvetle muammalar halleden Pir-i Mügâna arzettim.
Gördüm ki sevinçli ve gülümser bir halde eline şarap kadehini almış, o aynada yüzlerce sırrı seyredip durmaktaydı..
* Gönlüyle gonca gibi hakikat sırrını gizliyor, yaprağa benzeyen hatırını da o nüshadan haşiyeliyordu.
Hakim Tanrı, sana bu cihanı gösteren kadehi ne vakit verdi dedim. Dedi ki: Bu gök kubbe kurulduğu gün!
* Tanrı, daima âşıkla beraber., fakat o, Tanrı‟yı görmüyor, kendini ondan uzak sanıp “Yarabbi” demekte.
Pîr-i Mugân dedi ki: Darağacının kadrini yücelten dostun suçu şuydu: Sırları açığa vurmak.
Ruhul kudüsün feyzi yardım ederse Mesiha‟nın yaptığını başkaları da yapar.
Ona dedim ki: Neden güzellerin saçları halka halka, büklüm büklüm... neden zincire benziyor?
“Hâfız, şeyda gönlünden şikâyetlendi. Onu zincire vurup uslandırmak için” diye cevap verdi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
teşekür ederiz