28 Mayıs 2019 Salı

Şu dertli ve yorgun gönlümde kim vardır bilmem Ki ben suskunum, O ise feryad u figan etmekte / hafız








در اندرون من خسته دل ندانم کیست
که من خموشم و او در فغان و در غوغاست
Şu dertli ve yorgun gönlümde kim vardır bilmem
Ki ben suskunum, O ise  feryad u  figan etmekte
hafız
مردی ز کنندهٔ در خیبر پرس
اسرار کرم ز خواجهٔ قنبر پرس
گر طالب فیض حق به صدقی حافظ
سر چشمهٔ آن ز ساقی کوثر پرس

yiğitliği hayber kapısını sökene sor
kerem sırlarını kanberin efendisinde sor
doğrulukla hakkın feyzine talibsen hafız
bunun kaynağını kevser sakisine sor

غزل شمارهٔ ۱۵۲ حافظ غزلیات 

در ازل پرتو حسنت ز تجلی دم زد
عشق پیدا شد و آتش به همه عالم زد ezelde güzelliğin ışığı tecelli edince aşk peyda etti ateş bütün alemi yaktı. جلوه‌ای کرد رخت دید ملک عشق نداشت عین آتش شد از این غیرت و بر آدم زد yüzü cilve edince gördü ki meleklerde aşk yoktur. gayrete geldi ateş oldu insan oğlunu tutuşturdu. عقل می‌خواست کز آن شعله چراغ افروزد برق غیرت بدرخشید و جهان برهم زد akıl çırağını o şuleden yakmak isteyince berk (şimşek) gayrete gelip bütün cihanı birbirine kattı مدعی خواست که آید به تماشاگه راز دست غیب آمد و بر سینه نامحرم زد iddiacı gelip sırları temaşa etmek isteyince gayb eli geldi namahremi göğsünden iteledi دیگران قرعه قسمت همه بر عیش زدند دل غمدیده ما بود که هم بر غم زد diğerleri kısmetlerinde güzel yaşama kurasını çekti. ne varki bizim gamlı gönlümüz yine gam kurasını çekti جان علوی هوس چاه زنخدان تو داشت دست در حلقه آن زلف خم اندر خم زد yüce canlarımız heveslerken çenenin çukuruna düşmeyi senin büklüm büklüm zülüflerine tutundu. حافظ آن روز طربنامه عشق تو نوشت که قلم بر سر اسباب دل خرم زد hafız mutlu bir gönüle sahip olmanın şartlarını yazdığı gün kaleme almış oldu aşkının neşe mektubunu


عشق در پرده می نوازد ساز

عاشقی کو؟ که بشنود آواز aşk , perdei tecelliyatı cemaliyede
maşukluk sazını çaldığında. onun avazını işitecek bir aşık nerede.? هر نفس پرده‌ای دگر ساز هر زمان زخمه‌ای کند آغاز her nefes maşukluk yüzünden
başka bir nağme terennüm eyler her zaman aşıklık yüzünden
lisanı hal istidadıyla başka bir tecelli taleb eder. همه عالم صدای نغمه اوست که شنید این چنین صدای دراز؟ bütün alem onun nağmesinin sedasının tecellisidir bu tecelli ebeden ve ebediyyen .devam edecektir راز او از جهان برون افتاد خود صدا کی نگاه دارد راز؟ onun sırrı cihanın haricinde zuhur etti sedamız nasıl sırrı ketmedip saklayabilir سر او از زبان هر ذره هم تو بشنو، که من نیم غماز her zerre onun sırrını kendi diliyle ifşa ediyor kendin kulak ver ki duyasın. ben gammaz değilim
فخرالدین عراقی
fahreddin ırak i lemaat




اسرار خودی 

دی شیخ با چراغ ہمی گشت گرد شھر
کز دام و دو ملولم و انسانم آرزوست
زین ہمرہان سست عناصر دلم گرفت
شیر خدا و رستم دستانم آرزوست
گفتم کہ یافت می نشود جستہ ایم ما
گفت آنچہ یافت می نشود آنم آرزوست
 مولانا جلال الدین رومی 
Dün şeyh! elinde lamba ile şehrin etrafında dolaşiyordu.
Bıktım! dedi şu vahşi hayvanlardan  insan arıyorum insan
Bu gevşek yapılı vefasız yoldaşlardan usandım
Allahın aslanı ve Rüstemi destanı arıyorum
dedim bulamazsın biz çok aradık bulamadık. şeyh dedi işte ben o bulunmayanı arıyorum. odur arzum

بسم اللہ الرحمن الرحیم ’’نیست در خشک و تر بیشۂ من کوتاہی‘‘ ’’چوب ہر نخل کہ منبر نشود دارکنم‘‘ نظیری نیشابوری benim ormanımda ister kuru, ister yaş olsun , işe yaramayan kısa ağaç yoktur. minber olmayan her hurma ağacını
dar ağacı yaparım nazıri nişaburi

 

راہ شب چون مہر عالمتاب زد

گریۂ من بر رخ گل ،  ب زد

gecenin yolu güneş gibi  alemi nuruyla aydınlattı

benim gözyaşlarım her çiçek yapraklarını suladı

اشک من از چشم نرگس خواب شست

سبزۂ از ہنگامہ ام بیدار رست

Benim gözyaşım nergizin gözünden uykuyu yıkadı

çemenler  benim feryadımla uyandı yeşerdi

باغبان زور کلامم  زمود

مصرعی کارید و شمشیری درود

Bahçevan sözümün gücünü denedi

bir mısra ekip bir kılıç biçti

در چمن جز دانۂ اشکم نکشت تار افغانم بہ پود باغ رشت çemende gözyaşı taneciklerimden başkası dolaşmadı feryadımın telinden bağçe nin sazını yaptı ذرہ ام مہر منیر ن من است
صد سحر اندر گریبان من است zerreyim bu parlayan güneş benimdir
yüzlerce seher benim yakamdadır خاک من روشن تر از جام جم است محرم از نازادہای عالم است benim toprağım cem in kadeğinden daha parlaktır bana mahrem olan nice sırlar bu alemde doğmamıştır فکرم ن ہو سر فتراک بست کو ہنوز از نیستی بیرون نجست fikrim; henüz yokluktan varlık alemine sıçramamış olan ceylanı avlayım atının terkisine bağlamıştır سبزہ نا روئیدہ زیب گلشنم گل بشاخ اندر نہان در دامنم çemen ki yeşermemiş bitmemiş. benim gülşenimi süsler dalında henüz açmamış gül benim eteğimdedir محفل رامشگری برھم زدم زخمہ بر تار رگ عالم زدم Çalgıcıların meclislerini birbirine kattım Kainat damarının telini saz gibi çaldım بسکہ عود فطرتم نادر نوا ست ہم نشین از نغمہ ام نا شنا ست Varlığımın udu öyle ender makamlar çalar. Ki bana yoldaş olanlar o makamlara yabancıdır در جہان خورشید نوزائیدہ ام رسم و ئین فلک نادیدہ ام Güneşin dünyasında yeni doğmuşum Bu alemde yerleşen bütün töreleri reddetmişim رم ندیدہ انجم از تابم ہنوز ہست نا شفتہ سیمابم ہنوز benim ışığımın parlaklığından henüz yıldızlar ürkmemiş ben henüz harekete geçmemiş bir cıvayım بحر از رقص ضیایم بی نصیب کوہ از رنگ حنایم بی نصیب Deniz, benim ziyamın raksından henüz nasip almamış Dağ, benim kınamın rengine henüz boyanmamış خوگر من نیست چشم ہست و بود لرزہ بر تن خیزم از بیم نمود Varlık ve yokluk henüs benim adetimi görmedi ben görünmek korkusuyla titreyerek yerinde duramıyorum بامم از خاور رسید و شب شکست شبنم نو برگل عالم نشست Benim sabahım, şarktan zuhur etti ve gece bozguna uğradı Alemin gül’ü üzerine yeni bir şebnem kondu انتظار صبح خیزان می کشم ای خوشا زرتشتیان تشم Artık Sabah erken kalkanları bekliyorum Benim ateşimin zertüştileri ne güzeldir نغمہ ام ، از زخمہ بی پرواستم من نوای شاعر فرداستم nağme im mıdrap tan pervasızım ben yarınki şairin sesiyim عصر من دانندۂ اسرار نیست یوسف من بہر این بازار نیست asrım sırları bilen asr değildir benim yusufum bu pazara ait değildir ناامید استم ز یاران قدیم طور من سوزد کہ مے ید کلیم eski dostlardan ümidi kestim benim Tur dağım kelim (musa) geliyor diye yanıyor قلزم یاران چو شبنم بی خروش شبنم من مثل یم طوفان بدوش dostların denizi şebnem gibi durgun benim şebnebim omuzunda deniz gibi tufanlar taşıyor نغمہ ی من از جہان دیگر است این جرس را کاروان دیگر است benim nağmem başka bir alemdendir bu çan başka bir kervanın çanıdır ای بسا شاعر کہ بعد از مرگ زاد چشم خود بر بست و چشم ما گشاد nice şair vardırki öldükten sonra doğdu kendi gözünü kapattı bizim gözümüzü açtı رخت باز از نیستی بیرون کشید چون گل از خاک مزار خود دمید yokluktan kendini varlığa çıkardı kendi mezar toprağında çiçekler gibi açtı کاروان ہا گرچہ زین صحرا گذشت مثل گام ناقہ کم غوغا گذشت Bu sahradan nice kervanlar geçti fakat deve adımı gibi sessiz sedasız geçti عاشقم ، فریاد ، ایمان من است شور حشر از پیش خیزان من است aşıkım, feryadım imanımdır.benim mahşer, benim kopardığım kıyametlerden bir tanesidir نغمہ ام ز اندازۂ تار است بیش من نترسم از شکست عود خویش nağmem sazın teline gelir ben udumun kırılmasından korkmam قطرہ از سیلاب من بیگانہ بہ قلزم از شوب او دیوانہ بہ katre benim selime bigane kalsın iyidir deniz onun hengamesinden deli divane olsun iyidir در نمے گنجد بجو عمان من بحرہا باید پے طوفان من benim ummanım alemlere sığmaz benim tufanımı denizler takip etmeli غنچہ کز بالیدگی گلشن نشد در خور ابر بھار من نشد gonca gülistan gibi neşvü nema değilse baharımın bulutuna layık değildir برقہا خوابیدہ در جان من است کوہ و صحرا باب جولان من است canımda yıldırımlar uykuya dalmış dağ ve sahralar benim cevelangah kapımdır پنجہ کن با بحرم ار صحراستی برق من در گیر اگر سیناستی eğer sahra isen denizimle pençeleş eğer turi sina isen benim şimşeğimi yakala چشمۂ حیوان براتم کردہ اند محرم راز حیاتم کردہ اند bana abı hayatın beratını verdiler hayatın sırrını mahremim yaptılar
ذرہ از سوز نوایم زندہ گشت پر گشود و کرمک تابندہ گشت zerreler benim nağme min ateşinde canlandılar kanat açarak ateş böcekleri haline geldiler ہیچکس ، رازی کہ من گویم ، نگفت ہمچو فکر من در معنی نسفت hiç kimse söylediğim sırrı anlamadı benim düşüncem gibi kimse mana incisi delmedi سر عیش جاودان خواہی بیا ہم زمین ، ھم آسمان خواہی بیا eğer ebedi hayatın sırrını istiyorsan gel eğer yer ve göğü istiyorsan gel پیر گردون بامن این اسرار گفت از ندیمان رازہا نتوان نہفت Bu evrenin piri bana bu sırları söyledi elbette dostlardan sır gizlenemez ساقیا برخیز و می در جام کن محو از دل کاوش ایام کن ey saki! kalk kadehe mey koy günleri arama endişesini gönlümden sil,at شعلہ ی بی کہ اصلش زمزم است گر گدا باشد پرستارش جم است o şule ki aslı zemzem dir eğer bir dilenci olsa da hizmetçisi cem olur می کند اندیشہ را ہشیار تر دیدہ ی بیدار را بیدار تر o düşünceyi daha çok berraklaştırır o gören gözleri daha iyi keskin görüş verir اعتبار کوہ بخشد کاہ را قوت شیران دہد روباہ را bir saman çöpüne dağ azameti verir aslanların kuvvetini tilkiye bahşeder خاک را اوج ثریا میدہد قطرہ را پہنای دریا میدہد toprağı süreyyaya kadar yüceltir katreye derya genişliği verir خامشی را شورش محشر کند پای کبک از خون باز احمر کند suskunluğa mahşer çoşkusu verir kekliğin ayağını şahin kanıyla kırmızıya boyar خیز و در جامم شراب ناب ریز بر شب اندیشہ ام مہتاب ریز kalk kadeğime tertemiz saf şarap dök düşüncemin gecelerine mehtap nurunu dök تا سوی منزل کشم وارہ را ذوق بیتابے دہم نظارہ را ta ki bu avare ruhu menzile doğru çekeyim dermansız zevklere bakış zevkini vereyim. گرم رو از جستجوی نو شوم روشناس رزوی نو شوم yeni arama yolunda ateşli giden olayım yeni bir arzu yolunda meşhur olayım چشم اھل ذوق را مردم شوم چون صدا در گوش عالم گم شوم zevk sahiplerine göz bebeği alemin kulağında seda olayım قیمت جنس سخن بالا کنم ب چشم خویش در کالاکنم sözün kıymet ve değerini yükselteyim her varlığa göz olayım باز بر خوانم ز فیض پیر روم دفتر سر بستہ اسرار علوم pir i rum un feyzinden yine okuyayım ilim sırlarının sır defterinden جان او از شعلہ ہا سرمایہ دار من فروغ یک نفس مثل شرار onun canı sermayesi şulelerdir ben onun, bir nefes parlayan bir kıvılcımıyım شمع سوزان تاخت بر پروانہ ام بادہ شبخون ریخت بر پیمانہ ام yanan bir mum, pervaneme hücum etti kadehime bade ler gece baskını yaptı پیر رومی خاک را اکسیر کرد از غبارم جلوہ ہا تعمیر کرد pir i rumi toprağı iksir yaptı gubarımdan cilveler meydana getirdi. ذرہ از خاک بیابان رخت بست تا شعاع فتاب رد بدست çöl toprağından bir zerre güneş ışığını elde etmek için yola çıktı. موجم و در بحر او منزل کنم تا در تابندہ ئی حاصل کنم ben bir dalgayım onun deryasını menzil edineceğim orada parlak inciler ortaya çıkaracağım. من کہ مستی ہا ز صہبایش کنم زندگانے از نفس ہایش کنم ben onun şarabından mest olmuşum. onun nefesiyle yaşam bulmuşum شب دل من مایل فریاد بود خامشے از ’’یا ربم‘‘ باد بود dün gece benim gönlüm feryad etmek istedi sessizlik “ya rab” “ya rab “ile rüzgar dönüştü. شکوہ شوب غم دوران بدم از تہی پیمانگی نالان بةدم ben devranın gamından feryatlar ettim kadehimin boşluğundan inleyip durdum این قدر نظارہ ام بیتاب شد بال و پر بشکست و خر خواب شد o kadar baktım ki bakışım, yoruldu kolum kanadım kırıldı. aklım uyudu روی خود بنمود پیر حق سرشت کو بحرف پہلوی قر ن نوشت yaratılışı hak ile yoğrulan hak piri (mevlana ) yüzünü gösterdi ki kuranı pehlevi harflerle yazdı گفت ’’ای دیوانہ ی ارباب عشق جرعہ ئی گیر از شراب ناب عشق dedi. “ey aşk erbabının divanesi” saf ve temiz aşk şarabından bir yudum iç بر جگر ہنگامہ ی محشر بزن شیشہ بر سر ، دیدہ بر نشتر بزن gönlünde bir mahşeri hengame meydana getir. başına bir şişe , gözüne bir neşter vur. خندہ را سرمایہ ی صد نالہ ساز اشک خونین را جگر پرکالہ ساز gülüşleri yüzlerce feryadın sermayesi yap kanlı gözyaşlarıyla ciğer ini doldur. تا بکی چون غنچہ می باشی خموش نکہت خود را چو گل ارزان فروش ta ne zaman kadar gonca gibi susacaksın kendi kokunu gül gibi ucuza sat. در گرہ ہنگامہ داری چون سپند محمل خود بر سر تش بہ بند üzerklik gibi ateşte yan mahmilini ateşe yükle چون جرس خر ز ہر جزو بدن نالہ ی خاموش را بیرون فکن çan gibi vücudunun her cüzinde bulunan sessiz kalmış feryatlarını meydana çıkar, dışarı at. تش استی بزم عالم بر فروز دیگران را ھم ز سوز خود بسوز sen ateşsin bezmi alemi yak aydınlat başkalarını da kendi ateşinle yak فاش گو اسرار پیر می فروش موج می شو کسوت مینا بپوش mey dağıtan pirin sırlarını ifşa et dalga ol libasını “cam” dan örtün سنگ شو ئینہ ی اندیشہ را بر سر بازار بشکن شیشہ را düşünce aynasına taş ol pazarın başında şişe kıran ol از نیستان ہمچو نی پیغام دہ قیس را از قوم ’’حی‘‘ پیغام دہ ney gibi neyistandan haber ver kays (mecnun) için hay kabilesinden haber ver نالہ را انداز نو ایجاد کن بزم را از ہاے و ہو باد کن feryada yeni ölçüler icad et bezmleri , hay huyla canlandır. خیز و جان نو بدہ ہر زندہ را از ’’قم‘‘ خود زندہ تر کن زندہ را kalk ! diri olanlara yeni bir can bahşet kendi kalkışından daha canlı kıl her diriyi خیز و پا بر جادہ ی دیگر بنہ جوش سودای کہن از سر بنہ kalk! yolunu değiştir başka yola adım at eskimiş sevdaların çoşkunluğunu terket              
          


شنای لذت گفتار شو

ای دراے کاروان بیدار شو‘‘

söz lezzetine aşina ol

ey kervan çanı uyanık ol

زین سخن  تش بہ پیراہن شدم

مثل نی ہنگامہ  بستن شدم

bu söz canıma ateş düşürdü

ney gibi içime binbir feryad düşürdü

چون نوا از تار خود برخاستم

جنتی از بھر گوش  راستم

kendi sazımdan nağme gibi yükseldim
her kulağa bir cennet ulaştırdım
بر گرفتم پردہ از راز خودی
وا نمودم سر اعجاز خودی
benlik  sırrımın  üzerinden perdesini kaldırdım
benliğin mucizesinin sırrını gösterdim
بود نقش ہستیم انگارہ ئی
نا قبولی ، ناکسے ، ناکارہ ئی
varlığımın nakşı bir hayalden ibaretti
kabul görmeyen ,nakıs ve  işi olmayan  bir varlık
عشق سوہان زد مرا ،  دم شدم
عالم کیف و کم عالم شدم
aşk törpüsüyle adem oldum.
alemin keyfiyet ve kemmiyetine vakıf oldum
حرکت اعصاب گردون دیدہ ام
در رگ مہ گردش خون دیدہ ام
feleğin  sinirlerinin hareketini gördüm
ayın damarında kanın hareketini gördüm
بہر انسان چشم من شبہا گریست
تا دریدم پردہ ی اسرار زیست
insanlar için gözyaşı dökerek geceledim
hayat esrarının perdesini yırttım.
از درون کارگاہ ممکنات
بر کشیدم سر تقویم حیات
mümkünat tezgahının içinden
hayat takvimin sırlarını çekip çıkardım.
من کہ این شب را چو مہ  راستم
گرد پای ملت بیضاستم
ben ki geceyi ay’ a  dönüştürdüm
beyza milletinin ayağının tozuyum
ملتی در باغ و راغ  وازہ اش
تش دلہا سرود تازہ اش
bir millet ki bağ ve yamaçlarda onun avazesi vardır.
onun yeni şarkısı gönül ateşindendir.
ذرہ کشت و  فتاب انبار کرد
خرمن از صد رومی و عطار کرد
zerre oldu güneş biriktirdi
yüzlerce attar ve rumi den harman yaptı
آہ گرمم ، رخت بر گردون کشم
گرچہ دودم از تبار  تشم
sıcak feryadım feleğe ulaştı
gerçi duman isemde aslım ateştir.
خامہ ام از ھمت فکر بلند
راز این نہ پردہ در صحرا فکند
kalemim yüce düşencenin himmetiyle
bu dokuz perdeli sırrı sahralara döktü
قطرہ تا ہمپایہ ی دریا شود
ذرہ از بالیدگی صحرا شود
eğer bir katre derya olursa
her zerre genişleyip sahra olur
شاعری زین مثنوی مقصود نیست
بت پرستی ، بت گری مقصود نیست
bu mesneviden kastim şairlik değildir.
maksadım ne putperestlik nede putçuluk
ہندیم از پارسے بیگانہ ام
ماہ نو باشم تہی پیمانہ ام
ben hindim farsçaya yabancıyım
ben yeni bir ay ım dolunay değilim
حسن انداز بیان از من مجو
خوانسار و اصفہان از من مجو
bende  beyan ve üslup güzelliği arama
hünsar arama isfahan arama
گرچہ ہندی در عذوبت شکر است
طرز گفتار دری شیرین تر است
hind dili her ne kadar şeker gibiyse
derice söyleyiş daha tatlıdır.
فکر من از جلوہ اش مسحور گشت
خامۂ من شاخ نخل طور گشت
benim fikrim onun cilvesinden büyülendi
benim kalemim  tur dağı hurmasının dalı oldu
پارسے از رفعت اندیشہ ام
در خورد با فطرت اندیشہ ام
farsça yüksek düşüncemden olup
düşüncemin tabiatınada uygun geldi
خردہ بر مینا مگیر ای ہوشمند
دل بذوق خردہ ی مینا بہ بن
ey  akıllı insan şişe ye kusur bulma
gönlünü o şişede bulanan mey in zevkine bağla

اسرارِ خودی                     اقبال   Benliğin sırları

12 Mayıs 2019 Pazar

Ey sevgili ! firakından yaralı şu gönlüme inayet et Ben senin aşkından şu gönül yurdunu viran eyledim





كارم اندر عشق مشكل مي شود                      
خان و مانم بر سر دل مي شود
هر زمان گويم كه بگريزم ز عشق                          
عشق پيش از من به منزل مي شود
İşim aşk yüzünden müşkile çıktı
gönül ucunda  evim barkım gitti
her zaman diyorum.aşktan kaçayım
aşk benden önce menzile  ulaştı

aynul kuzat hemadani                 
                                                                          



حافظ » غزلیات

سال‌ها پیروی مذهب رندان کردم
تا به فتوی خرد حرص به زندان کردم
yıllarca rindlerin yolunu tuttum
aklın fetvasiyle hırsı  zindana attım
من به سرمنزل عنقا نه به خود بردم راه
قطع این مرحله با مرغ سلیمان کردم
ben  Anka nın  yurduna tek başıma gitmedim
bu merhaleyi süleymanın kuşuyla kat ettim
سایه‌ای بر دل ریشم فکن ای گنج روان
که من این خانه به سودای تو ویران کردم
Ey  sevgili firakından yaralı  şu gönlüme  inayet et
Ben senin aşkından şu gönül yurdunu viran eyledim
توبه کردم که نبوسم لب ساقی و کنون
می‌گزم لب که چرا گوش به نادان کردم
tevbe ettim   öpmeye   şu  dudağı sakinin 
ben dudağımı ısırdım. ne diye  nadan olanın  sözünü  dinledim .
در خلاف آمد عادت بطلب کام که من
کسب جمعیت از آن زلف پریشان کردم
Neye alıştınsa   onu terket (adetlerine ve arzularına aykırı olanı yap)
çünkü ben bu menzile  o perişan zülüflerinle eriştim
نقش مستوری و مستی نه به دست من و توست
آن چه سلطان ازل گفت بکن آن کردم
takva ve sarhoşluk ne benim elimde nede senin
o ezel sultanı neyi "yap" dediyse,  bende onu yaptım.
دارم از لطف ازل جنت فردوس طمع
گر چه دربانی میخانه فراوان کردم
meyhane kapısında çok kapıcılık yapsamda 
ezeli lutuftan firdevs cennetidir umduğum.
این که پیرانه سرم صحبت یوسف بنواخت
اجر صبریست که در کلبه احزان کردم
şimdi bu  pir halimle yusuf a kavuştumsa
hüzünler kulubesinde  hicrana tahammülün ecridir. 
صبح خیزی و سلامت طلبی چون حافظ
هر چه کردم همه از دولت قرآن کردم
hafız gibi  seher feryatları  ve  selamet talebi  
kuran ın devletiyle   yaptım  ben herşeyi 
گر به دیوان غزل صدرنشینم چه عجب
سال‌ها بندگی صاحب دیوان کردم

Gazel divanının baş köşesinde otursam şaşılacak ne var ki?
 Yıllardır Sahib-divan‟ın kulluğunda bulundum.

تیر و سنان و خنجر و شمشیرم آرزوست
با من میا کہ مسلک شبیرم آرزوست
ok, mızrak , hançer ve kılıç arzumdur
benimle gelme ki ;hüseyin 'in gittiği yoldan gitmek benim arzumdur.
از بہر آشیانہ خس اندوزیم نگر
باز این نگر کہ شعلۂ در گیرم آرزوست
bak,yuva yapmak için çör çöp topluyorum. 
hem yine onu ateşe vermek  istiyorum
گفتند لب ببند و ز اسرار ما مگو
گفتم کہ خیر نعرۂ تکبیرم آرزوست
dediler ki  dilini tut .sırlarımızı söyleme
dedimki hayır,  ben  nârâ  tekbir  getirmek arzumdur.
گفتند ہر چہ در دلت آید ز ما بخواہ
گفتم کہ بی حجابی تقدیرم آرزوست
  her ne gönlünden ne geçerse  bizden iste  dediler
dedimki  kaderimin  önündeki perdenin açılması arzumdur.
از روزگار خویش ندانم جز این قدر
خوابم ز یاد رفتہ و تعبیرم آرزوست
kendi hayatımdan ancak bu kadar  bir şey biliyorum
rüyamı unuttum.onun tabiri arzumdur.
کو آن نگاہ ناز کہ اول دلم ربود
عمرت دراز باد ہمان تیرم آرزوست
  o naz cilvesinin bakışı  nerede ki  ilk bakışta gönlümü elimden aldı
Allah ömrünü  uzun kılsın : ben  yine o  bakış okunu istiyorum.

allame ikbal  payamı maşrık



سعدی  دیوان اشعار   غزلیات

دردیست درد عشق که هیچش طبیب نیست
گر دردمند عشق بنالد غریب نیست
Aşk derdi öyle bir derd ki  hiç bir zaman  tabibi yok
Eğer aşık, derdiyle  feryad ederse  bu garib değil
دانند عاقلان که مجانین عشق را
پروای قول ناصح و پند ادیب نیست
akıl ehli olanlar bilirki , aşk divaneleri
ediblerin öğüt ve nasihatlarına teveccüh göstermezler
هر کو شراب عشق نخورده‌ست و درد درد
آنست کز حیات جهانش نصیب نیس
her kim  o  aşk ve derd  şarabından içmediyse
onun dünya hayatından  bir nasibi yoktur.
در مشک و عود و عنبر و امثال طیبات
خوشتر ز بوی دوست دگر هیچ طیب نیست
misk , öd  ve  amber   kokularının emsalleri de olsa
yar kokusunda daha  güzel  koku yoktur.
صید از کمند اگر بجهد بوالعجب بود
ور نه چو در کمند بمیرد عجیب نیست
avcının kemendinden   kurtulursa bir av   bu  garibtir.
eğer sevgilinin  kemendinde can verirse aşık , bu garib değil  
گر دوست واقفست که بر من چه می‌رود
باک از جفای دشمن و جور رقیب نیست
eğer sevgili benim ne çektiğime ufuf olursa
ben dümanın cefasından, rakibin zulmenden  korkmuyorum.
بگریست چشم دشمن من بر حدیث من
فضل از غریب هست و وفا در قریب نیست
benim macerama düşman bile ağladı
garib olan lütufta bulundu.karib olanda bir vefa yok
garib:yabancı    karib:dost yakın olan

از خنده گل چنان به قفا اوفتاده باز
کو را خبر ز مشغله عندلیب نیست
Gül goncası  açmanın zevkinden  tebessümü aşığın ardına düştü
ki o bülbülün bu meşgaleden haberi yok.

sevmek aşktan üstündür
.                        دوست داشتن از عشق برتر است دکتر شریعتی            
ﮐﺘﺎب »ﻫﻨﺮ ﻋﺸﻖ ورزﯾﺪن« را ﻣﯽ ﺧﻮاﻧﺪم ﮐﻪ در آن ارﯾﮏ ﻓﺮوم، ﺑﺎ ﺳﺮ ﻫﻢ ﮐﺮدن ﺣﺮف ﻫﺎي ﮐﺴﺎﻧﯽ ﭼﻮن ﮐﻨﺘﯽ و ﮐﯽ ﯾﺮ ﮐﻪ ﮔﺎرد و ﺳﺎرﺗﺮ و ﮐﺎﻣﻮ، ﻣﯽ ﮐﻮﺷﺪ ﺗﺎ ﺑﻪ ﻧﻔﻊ »اوﻣﺎﻧﯿﺴﻢ« ﮔﻠﻪ ﮔﺸﺎدي ﮐﻪ ﺗﺒﻠﯿﻎ ﻣﯽ ﮐﻨﺪ، ﻋﺸﻖ ﻫﺎ را ﺗﻮﺟﯿﻪ و ﺗﻔﺴﯿﺮ ﮐﻨﺪ و، ﺑﺎ ﺑﯿﺎن زﯾﺒﺎ و رواﻧﮑﺎوي ﻫﻨﺮﻣﻨﺪاﻧﻪ اي ﮐﻪ دارد، ﺑﻪ »ﺗﺤﻠﯿﻞ ارﺷﺎدي« ﻋﺸﻖ ﻫﺎ، ﺑﻪ ﺳﻮد »ﺑﺸﺮﯾﺖ« و ﺑﻪ ﻧﻔﻊ »اﺟﺘﻤﺎع«! ﺑﭙﺮدازد. ﻣﻦ در ﻓﻬﺮﺳﺖ ﺟﺎﻣﻌﯽ ﮐﻪ او از ﻫﻤﻪ اﻧﻮاع ﻋﺸﻖ ﻫﺎ داده اﺳﺖ، از ﻋﺸﻖ زن و ﻣﺮد و ﻣﺮدم و وﻃﻦ و ﭘﺪر و ﻓﺮزﻧﺪ و اﻧﺴﺎن و ﺧﺪا... ﻫﺮﭼﻪ ﮔﺸﺘﻢ آﻧﭽﻪ را ﮐﻪ دل ﻣﻦ ﺳﺎﻟﻬﺎ اﺳﺖ ﺑﺎ آن آﺷﻨﺎ اﺳﺖ ﻧﯿﺎﻓﺘﻢ و آن ﺗﻨﻬﺎ ﻋﺸﻘﯽ اﺳﺖ ﮐﻪ »زاده اﻧﺴﺎن« اﺳﺖ، ﮐﻪ دﯾﮕﺮ ﻋﺸﻖ ﻫﺎ ﻫﻤﻪ ﺗﺤﻤﯿﻠﯽ ﻃﺒﯿﻌﺖ اﺳﺖ و ﻣﻘﺘﻀﺎي ﺧﻠﻘﺖ، ﭼﻪ، اﯾﻦ ﻣﻌﺸﻮق ﻫﺎ را ﻫﻤﻪ ﻃﺒﯿﻌﺖ ﺑﺮاي ﻣﺎ ﺗﻌﯿﯿﻦ ﻣﯽ ﮐﻨﺪ و ﻏﺮﯾﺰه ـ ﮐﻪ ﻣﺄﻣﻮر وي اﺳﺖ ـ ﻣﺎ را، ﺑﯽ ﺧﻮﯾﺸﺘﻦ، واﻣﯽ دارد ﮐﻪ ﻋﺸﻖ ﺑﻮرزﯾﻢ و ﺗﻨﻬﺎ ﯾﮏ ﻋﺸﻖ اﺳﺖ ﮐﻪ آن »ﻣﻦ ﻧﺎب و آزاد و ﺻﻤﯿﻤﯽ« اﻧﺴﺎﻧﯽ، آن ﺧﻮد ﺧﻮد ﻣﺎ، ﺑﯽ ﺗﺤﻤﯿﻞ ﻃﺒﯿﻌﺖ و ﺑﯽ اﻗﺘﻀﺎي ﻣﺰاج و ﻣﺼﻠﺤﺖ و ﻣﻨﻔﻌﺖ، »اﻧﺘﺨﺎب« ﻣﯽ ﮐﻨﺪ و آن
دوﺳﺖ داﺷﺘﻦ از ﻋﺸﻖ ﺑﺮﺗﺮ اﺳﺖ

ﮐﺸﺶ اﺳﺮارآﻣﯿﺰ دو روﺣﯽ اﺳﺖ ﮐﻪ ﻃﻌﻢ ﻣﺮﻣﻮز ﺧﻮﯾﺸﺎوﻧﺪي ﺷﮕﻔﺘﯽ را ـ ﮐﻪ رﯾﺸﻪ در ﺟﻬﺎﻧﯽ دﯾﮕﺮ دارد ـ از ﯾﮑﺪﯾﮕﺮ ﻣﯽ ﭼﺸﻨﺪ و رﻧﮓ ﻫﻢ ﻧﮋادي ﻣﺎوراﯾﯽ ﯾﯽ را در ﺳﯿﻤﺎي ﻫﻢ ﻣﯽ ﺑﯿﻨﻨﺪ و ﻫﻤﭽﻮن دو ﻫﻢ وﻃﻦ، ﻧﺎﮔﺎه، در اﯾﻦ ﮐﺸﻮر ﻏﺮﯾﺐ زﻧﺪﮔﯽ، ﺑﻪ ﺗﺼﺎدﻓﯽ، ﺑﺮ ﺳﺮ راه ﯾﮑﺪﯾﮕﺮ ﻗﺮار ﻣﯽ ﮔﯿﺮﻧﺪ و در ﻧﺨﺴﺘﯿﻦ دﯾﺪار، ﯾﮑﺪﯾﮕﺮ را »ﺑﺎز ﻣﯽ ﺷﻨﺎﺳﻨﺪ« و ﻫﺮ ﻟﺤﻈﻪ، ﺧﻄﻮط آﺷﻨﺎﯾﯽ و ﺧﻮﯾﺸﺎوﻧﺪي ﻋﻤﯿﻖ و روﺷﻨﯽ ـ ﮐﻪ ﮐﺘﻤﺎن ﻧﺎﭘﺬﯾﺮ اﺳﺖ ـ در ﻫﻢ ﻣﯽ ﺧﻮاﻧﻨﺪ و ﭘﯿﻮﻧﺪي اﯾﻦ ﭼﻨﯿﻦ، ﻧﻪ از آن ﮔﻮﻧﻪ ﻋﺸﻖ ﻫﺎ اﺳﺖ ﮐﻪ ﺑﻪ ﭼﺸﻢ ارﯾﮏ ﻓﺮوم آﯾﺪ ﮐﻪ اوﻣﺎﻧﯿﺴﺖ اﺳﺖ و اوﻣﺎﻧﯿﺴﺖ،

«ﺑﻪ ﻫﺮﺣﺎل، ﯾﮏ ﮐﻠﯽ ﻧﮕﺮ ﺳﺎده ﺧﻮش ﻗﻠﺒﯽ اﺳﺖ و از آﻧﭽﻪ در ﺑﺮﺧﯽ »درون ﻫﺎ

ﻣﯽ ﮔﺬرد ﭼﻪ ﺧﺒﺮ دارد؟ و ﭼﻪ ﻣﯽ داﻧﺪ ﮐﻪ از آن ﻋﺸﻖ ﻫﺎ ﮐﻪ ﻫﻤﻪ ﺣﯿﻠﻪ ﻫﺎﯾﯽ اﺳﺖ ﺗﺎ ﺑﺸﺮ را ﮐﺎرﮔﺰار ﻃﺒﯿﻌﺖ ﮐﻨﻨﺪ و ﺧﺪﻣﺘﮕﺰار اﺟﺘﻤﺎع، ﻋﺸﻖ ﺑﺰرﮔﺘﺮي ﻧﯿﺰ وﺟﻮد دارد ﮐﻪ ﻫﻤﭽﻮن دﯾﮕﺮ ﻋﺸﻖ ﻫﺎ اﺑﺰار ﮐﺎر ﻧﯿﺴﺖ و آن ﻋﺸﻖ اﻧﺴﺎن ﺑﻪ اﻧﺴﺎن، ﻋﺸﻖ ﯾﮏ روح ﺑﻪ ﯾﮏ روح اﺳﺖ. ﯾﮏ روح ﺗﻨﻬﺎ و ﻧﯿﺎزﻣﻨﺪ ﺑﻪ ﯾﮏ روح زﯾﺒﺎ و ﻧﻔﯿﺲ و ﺛﺮوﺗﻤﻨﺪ، ﻋﺸﻖ ﯾﮏ »ﺧﻮﯾﺸﺎوﻧﺪ« ﺑﻪ »ﺧﻮﯾﺸﺎوﻧﺪ« ﺧﻮد، در اﯾﻦ اﻧﺒﻮه ﺧﻠﻖ ﮐﻪ

«ﻫﻤﭽﻮن ﺣﺸﺮات از زﻣﯿﻦ ﻣﯽ روﯾﻨﺪ و ﻫﺮ ﯾﮏ ﺑﻪ »ﻣﺼﻠﺤﺘﯽ« در اﯾﻦ »روزﻣﺮﮔﯽ

آﻟﻮده، در ﻫﻢ ﻣﯽ ﻟﻮﻟﻨﺪ و ﻣﯽ ﻣﯿﺮﻧﺪ.


دوﺳﺖ داﺷﺘﻦ از ﻋﺸﻖ ﺑﺮﺗﺮ اﺳﺖ

درﯾﻐﻢ آﻣﺪ ﮐﻪ آن را ﻧﯿﺰ »ﻋﺸﻖ« ﺑﻨﺎﻣﻢ ﮐﻪ ﺷﺎﻋﺮان آﻟﻮده اش ﮐﺮده اﻧﺪ. ﺧﻮاﺳﺘﻢ »ارادت« ﺑﺨﻮاﻧﻢ، ﻣﻼﻫﺎ ﺑﻪ ﺣﻤﺎﻗﺘﺶ ﮐﺸﺎﻧﺪه اﻧﺪ. ﮔﻔﺘﻢ ﺑﻬﺘﺮﯾﻦ ﮐﻠﻤﻪ در اﯾﻨﺠﺎ »ﺧﻮﯾﺸﺎوﻧﺪي« اﺳﺖ، ﺧﻮﯾﺸﺎوﻧﺪي دو روح، دو ﺑﯿﮕﺎﻧﻪ: ﺑﺎ ﻟﻄﺎﻓﺖ زﯾﺒﺎﯾﯽ ﮐﻪ در ﺳﺎﺧﺘﻤﺎن اﯾﻦ ﮐﻠﻤﻪ اﺳﺖ: »ﺧﻮﯾﺶ« و »وﻧﺪ«! ﺗﺮﺳﯿﺪم ﮐﻪ ﻧﻔﻬﻤﻨﺪ. ﺑﻪ ﻫﺮﺣﺎل ﻣﯽ ﮔﻮﯾﻢ: دوﺳﺖ داﺷﺘﻦ. و ﻣﻘﺼﻮدم ﻋﺸﻖ و ارادت و اﯾﻤﺎن دو روح آﺷﻨﺎي ﺧﻮﯾﺸﺎوﻧﺪ اﺳﺖ. دو »اﻧﺴﺎﻧﯽ« ﮐﻪ ﺟﺰ آن ﺧﻤﯿﺮه ﺻﻤﯿﻤﯽ و ﻧﺎب و ﻣﻨﺰﻫﯽ ﮐﻪ »ﻣﻦ اﻧﺴﺎﻧﯽ ﺧﺎﻟﺺ« ﻫﺮ ﮐﺴﯽ را ﻣﯽ ﺳﺎزد، ﻫﯿﭻ ﻣﺼﻠﺤﺘﯽ و ﺿﺮورﺗﯽ آﻧﺎن را ﺑﻪ ﯾﮑﺪﯾﮕﺮ ﻧﻤﯽ ﭘﯿﻮﻧﺪد، ﭘﯿﻮﻧﺪي ﮐﻪ ﻧﻪ ﻃﺒﯿﻌﺖ، ﻧﻪ ﺧﻠﻘﺖ، ﺑﻠﮑﻪ ﺗﻨﻬﺎﯾﯽ ﻣﯿﺎن دو ﺗﻨﻬﺎي

ﺧﻮﯾﺸﺎوﻧﺪ ﺑﺴﺘﻪ اﺳﺖ و... ﻧﻤﯽ داﻧﻢ ﭼﻪ ﺑﮕﻮﯾﻢ؟

ﺑﻪ ﻫﺮﺣﺎل، آﻧﭽﻪ ﻣﻦ از ﻣﺎﺳﯿﻨﯿﻮن در ﻣﻐﺰ اﺳﺘﺨﻮاﻧﻢ، در ﻋﻤﻖ ﻓﻄﺮﺗﻢ، اﺣﺴﺎس ﻣﯽ ﮐﻨﻢ. آن ﮐﻪ در ﺣﯿﺎﺗﺶ اﺣﺴﺎس ﻣﯽ ﮐﺮدم ﻫﺮ روز، دﺳﺖ در دﺳﺖ او، ﺑﻪ آن »ﻧﻤﯽ داﻧﻢ ﮐﺠﺎﯾﯽ« ﮐﻪ ﻫﻤﻮاره ﺣﺴﺮت دور اﻓﺘﺎدﻧﺶ را دارﯾﻢ، ﻧﺰدﯾﮏ ﺗﺮ ﻣﯽ ﺷﻮم، و در ﻧﮕﺎﻫﺶ، آن »ﻧﻤﯽ داﻧﻢ ﮐﻪ«اي را ﮐﻪ ﻫﻤﯿﺸﻪ در اﻧﺘﻈﺎر ﺑﺎز ﯾﺎﻓﺘﻨﺶ ﺑﯽ آراﻣﯿﻢ ﻣﯽ ﺑﯿﻨﻢ و اﮐﻨﻮن، ﭘﻨﺞ ﺳﺎل اﺳﺖ ﮐﻪ ﻫﺮ روز در ﻣﺮﮔﺶ ﻋﺰادارﺗﺮ ﻣﯽ ﺷﻮم و ﻫﺮ ﭼﻪ

ﻣﯽ ﮔﺬرد، ﺑﻪ روز آن »واﻗﻌﻪ« ﻧﺰدﯾﮏ ﺗﺮ.
او ﺑﻮد ﮐﻪ ﺑﻪ ﻣﻦ آﻣﻮﺧﺖ ﮐﻪ:
دوﺳﺖ داﺷﺘﻦ از ﻋﺸﻖ ﺑﺮﺗﺮ اﺳﺖ. ﻋﺸﻖ ﯾﮏ ﺟﻮﺷﺶ ﮐﻮر اﺳﺖ و ﭘﯿﻮﻧﺪي از ﺳﺮ ﻧﺎﺑﯿﻨﺎﯾﯽ. اﻣﺎ دوﺳﺖ داﺷﺘﻦ ﭘﯿﻮﻧﺪي ﺧﻮدآﮔﺎه و از روي ﺑﺼﯿﺮت روﺷﻦ و زﻻل. ﻋﺸﻖ ﺑﯿﺸﺘﺮ از ﻏﺮﯾﺰه آب ﻣﯽ ﺧﻮرد و ﻫﺮﭼﻪ از ﻏﺮﯾﺰه ﺳﺮ زﻧﺪ ﺑﯽ ارزش اﺳﺖ و دوﺳﺖ داﺷﺘﻦ از روح ﻃﻠﻮع ﻣﯽ ﮐﻨﺪ و ﺗﺎ ﻫﺮﺟﺎ ﮐﻪ ﯾﮏ روح ارﺗﻔﺎع دارد، دوﺳﺖ
داﺷﺘﻦ ﻧﯿﺰ ﻫﻤﮕﺎم ﺑﺎ آن اوج ﻣﯽ ﯾﺎﺑﺪ.
             
             Geçenlerde, Erich Fromm’un, Kant, Kierkegaard, Sartre ve Camus gibi kimselerin Sözlerini art arda dizerek, hümanizm propagandası yapmaya, aşkları izaha ve yoruma çalıştıgı, o güzel ifade  tarzı ve psikanalistik üslübuyla insanlıgın ve toplumun yararına ”aşklara  yol gösterici tahlillerde bulundugu “Sevme Sanatı” adlı!kitabını okuyordum. Ben, onun, kadın, erkek, halk, vatan, baba, oğul insan ,tanrı aşkı gibi bütün aşk türlerini sundugu geniş listede,bütün aramalarıma rağmen yüreğimin yıllardır aradığı aşkı bulamadım.Benim aradıgım aşk, insandan dogan tek aşktır.Diğer aşkların hepsi tabiatın dayatmalarıdır. yaratılışın bir gereğidir.

 Çünkü bu sevgililerin tümünü bizim için belirleyen  tabiattır.Onun memuru olan içgüdü, bizi elimizde olmadan aşk duymaya zorlar.Insanın saf, özgür ve samimi ben’ini, bizim kendi kendiligimizi, tabiatın dayatması olmadan, mizaç, maslahat  ve menfaat icabı olmaksızın seçen biricik aşk türü budur. Bu aşk, kökleri bir başka dünyada olan, hayret verici bir yakınlığın gizemli tadını birbirinden tadan, maveraya'ait bir türdeşlik rengini birbirlerinin yüzlerinde gören, iki vatandaş gibi, ansızın bu yabancı hayat ülkesinde rastlantı sonucu birbirlerinin yoluna çıkan ve daha ilk görüşte birbirlerini tanıyan, birbirlerinin yüzlerindeki gizlenmesi imkânsız  derin ve parlak tanşıklık ve bağlılık
çizgisini okuyan iki ruh arasındaki esrarengiz çekimdir. Böyle bir bağ, bir hümanist olan Erich Fromm ’un gözüne görünen o türden aşklardan degildir.

 Hümanist, temiz kalpli, saf ve olaylara  genel bakış açısıyla bakan biridir. Onun bazı yüreklerden geçenlerden ne haberi olabilir ki?insanlığı ve tabiatin ve toplumun hizmetçisi haline getiren tümüyle hileden ibaret aşklardan başka ,öteki aşklar gibi bir iş aracı olmayan  daha büyük bir aşkın insanın insana bir ruhun diğer bir ruha duyduğu aşkın var olduğunu nereden bilsin ? yalnız  bir başka  güzel  temiz ve zengin  bir ruha ihtiyaç duyan  bir ruh … bir yakının kendi yakınına duyduğu aşk ...böcekler gibi yerin altından çıkıp ,her biri şu kirli gündelik yaşam içinde  bir menfaat için kıvranan  ve ölüp giden bu halk yığınlarının içinde  !

Şairlerin kirlettigi bu hale aşk adını vermeye kıyamadım. Adına  “baglılık“ demek istedim. ama onu da mollalar ahmaklığa sürüklemişler. Burada en iyi kelimenin "yakınlık” olacagını düşündüm ; iki ruhun, iki yabancının yakınlığı. Bu kelimenin “ yakınlık” yapısında  var olan inceliğe ve güzelliğe rağmen anlamazlar diye korktum. Neyse işte: “Sevmek” diyorum ben buna. Bundan maksadım, birbiriyle tanışık ve yakın olan iki ruhun aşkı bağlılığı  ve imanı. Herkesin saf insani benligini oluşturan, o içten, temiz ve münezzeh mayadan başka hiçbir maslahat ve zorunluluk yüzünden birbirlerine  bağlanmayan iki insan. Tabiatın  ve yaratılışın degil, birbirine yakın iki yalnızın  yalnızlığının  bağladığı bir bağlılık. .. Ne desem bilmem ki? Işte benim ta iliklerimde, fıtratımın  derinliklerinde Massignon için hissettiklerim.   Yaşadıgı sırada duyduklarım, her gün, onunla el ele, uzak kalışımız yüzünden daima özlemini çektiğimiz “bilmem nereye’ doğru yaklaşıyorum. Onun bakışlarında, hep yeniden bulmak üzere bekleyiş yüzünden huzursuz olduğumuz “bilmem kim”i
   görüyorum. Şu anda, beş yıldan beri ölümüne daha çok yas tutuyorum. Üzerinden zaman geçtikçe, o “ölüm ” gün üne daha çok yaklaşıyorum. 
Sevmenin aşktan daha üstün olduğunu bana ögreten odur. 

Sevmek, aşktan daha üstündür. Aşk, kör bir coşku, körlükten doğan bir bağdır. Oysa sevmek, aydınlık ve tertemiz bir görüşten kaynaklanan bilinçli bir bağdır. Aşk, gıdasını daha çok içgüdüden alır; oysa içgüdüden kaynaklanan her şey degersizdir. Sevmek ruhtan dogar; sevgi, bir ruhun yükselebildiği her zirveye onunla birlikte tırmanır.

                  Doktor ALİ ŞERİATİ  KEVİR   





Benim bu dünya işine asla iltifatım olmadı. bir tek senin güzel yüzünden hoşlandım

Ajmal Sabbawoon Elias Sogdiana · ای جانبـــاز..؛ Mehdi Ebrahimian به درد عشق بساز و خموش کن حافظ رموز عشق مکن فاش پيش...