25 Mart 2019 Pazartesi

Şu şirk ki ; adını takva koymuşlar. rüzgara verelim. mey içmekle


             

سعدی » دیوان اشعار » غزلیات


برخیز تا یک سو نهیم این دلق ازرق فام را
بر باد قلاشی دهیم این شرک تقوا نام را
kalk !  şu mavi renkli sufi  hırkasını  bir kenara koyalım.  (üzerimizden çıkarıp atalım)
Şu şirk ki ; adını takva koymuşlar. rüzgara verelim. mey içmekle  (şarap içmekle )
هر ساعت از نو قبله‌ای با بت پرستی می‌رود
توحید بر ما عرضه کن تا بشکنیم اصنام را
bu putperest ; her saat yeni bir kıble ve put'a dönüyor.

tevhidi bana açıkla , arz et. bütün bu sanemleri kırayım. 
می با جوانان خوردنم باری تمنا می‌کند
تا کودکان در پی فتند این پیر دردآشام را
Gönlüm muradı odurki; pir halimde  gençlerle şarap içip  sarhoş olmak
ta ki çocuklar peşime düşüp, ellerindeki  tenekelere vurarak  beni rezil rüsvay  etsinler.

از مایه بیچارگی قطمیر مردم می‌شود
ماخولیای مهتری سگ می‌کند بلعام را
Tevazu ve niyaz içindeki biçarelik ; bir köpeği  insan  mertebesine ulaştırır
Kendini beğenme ve mecnunu azimet ; insanı  Belam'ı baura gibi köpek  yapar

زین تنگنای خلوتم خاطر به صحرا می‌کشد
کز بوستان باد سحر خوش می‌دهد پیغام را
seher rüzgarı bahçelerden güllerin hoş kokularını getirdiğinde
Köşeye çekilmiş. halvetgahımda  gönlüm bahçe ve sahranın özlemini çeker.
غافل مباش ار عاقلی دریاب اگر صاحب دلی
باشد که نتوان یافتن دیگر چنین ایام را
Gafletten elini çek! Eğer akıl sahibi isen 
  fırsatı ganimet bil! eğer gönül sahibi isen; başka birgüne ulaşmaya gücün yetmez. 
جایی که سرو بوستان با پای چوبین می‌چمد
ما نیز در رقص آوریم آن سرو سیم اندام را
Bostan oyle bir yerki orada servi salına salına yürüyor
bizde gümüş tenli, servi endamlı maşukumuzu raksa getirelim

دلبندم آن پیمان گسل منظور چشم آرام دل
نی نی دلارامش مخوان کز دل ببرد آرام را
o gönül  alan, yemin bozan,kendinde gözlerin yakalandığı aşıkın gönlüne sukunet veren  o maşuk'u ben
hayır ! hayır!   ona del aram (gönle sukunet ve huzur veren)  demeyin. gönül onu yüzünden   huzr ve kararını yitirdi.

دنیا و دین و صبر و عقل از من برفت اندر غمش
جایی که سلطان خیمه زد غوغا نماند عام را
onun aşkının derdinden ; dünya ,din,sabr ve akl elimden gitti.
sultan bir yere çadır kurdu ki ;orada sıradan insanlar kavga ve dövüş içindeler .o  çadırdan eser kalırmı.hiç
باران اشکم می‌رود وز ابرم آتش می‌جهد
با پختگان گوی این سخن سوزش نباشد خام را
gözyaşım yağmur gibi akıyor. gönlümün  yanışından üzerime ateş yağmakta 
bu halimizi  sözünü   dert çekenlere anlat  .ham olanlara söyleme 
سعدی ملامت نشنود ور جان در این سر می‌رود
صوفی گران جانی ببر ساقی بیاور جام را
sadi  nasihat ve öğüt dinlemez hatta  bu yolda  canınıda verir.
sufi şu kıymetli canını götür. ey saki sen şarap getir.



خاور کہ آسمان بکمند خیال اوست
از خویشتن گسستہ و بی سوز آرزوست
Şark ki hayalinin kemendi, gökleri kavrardı.
arzularında ateş kalmamış.kendini kaybetmiş
در تیرہ خاک او تب و تاب حیات نیست
جولان موج را نگران از کنار جوست
onun kara toprağında  hayatın güç ve kudreti yoktur.
ırmak kenarında seyre dalmış. dalgaların çoşkusuna uzak  
بتخانہ و حرم ھمہ افسردہ آتشی
پیر مغان شراب ہوا خوردہ در سبوست
puthane ve haremde ateşler sönmüş
piri mugan testisine heva heves şarabı doldurmuş.
فکر فرنگ پیش مجاز آورد سجود
بینای کور و مست تماشای رنگ و بوست
Batının fikriyatı mecazın önünde secdeye yatmış
bakışlar kör; renk ve kokunun  temaşasında  sarhoş olmuş. 
گردندہ تر ز چرخ و ربایندہ تر ز مرگ
از دست او بہ دامن ما چاک بی رفوست
Felekten daha dönek , ölümden daha çok ,çalan
 o batının elindeki yama ;bizim eteğimizin yırtığına gelmez.
خاکی نھاد و خو ز سپہر کہن گرفت
عیار و بی مدار و کلان کار و تو بتوست
köhne feleğin huy ve mayası topraktan 
ayar  ve yörüngesiz, işleri azametli.türlü türlüdür.
مشرق خراب و مغرب از آن بیشتر خراب
عالم تمام مردہ و بی ذوق جستجوست
şark harap. magrib ondanda harap
tamamı alem ölmüş. şevk ve arayışı kaybetmiş
ساقی بیار بادہ و بزم شبانہ ساز
ما را خراب یک نگہ محرمانہ ساز
saki !  şarap getir . bezmi şebane yap   (şarap içelim)
mahrem bir bakışla bak da. bizi harap et.

    allame ikbal (zeburu acem)





21 Mart 2019 Perşembe

Elem , dertli aşıkların canına sonsuz heyacanlar katar





اقبال لاهوری » زبور عجم

ز هر نقشی که دل از دیده گیرد پاک میآیم
گدای معنی پاکم تهی ادراک می آیم
gözlerimden gönlüme akseden her nakşdan gönlüm temizlenmiştir.
bir mana dilenmek için geliyorum .idrakim temiz ve boştur benim.
گهی رسم و ره فرزانگی ذوق جنون بخشد
من از درس خرد مندان گریبان چاک میآیم
bazen insana akıl, çılgınlık zevki verir. 
bir zaman  akıllılardan ders aldım . 
ben oradan yakasını bağrını parçalamış bir deli  olarak dönüyorum.
گهی پیچد جهان بر من گهیمن بر جهان پیچم
بگردان باده تا بیرون ازین پیچاک میآیم 
gah olur cihan beni perişan ve muztarip eder.
gah olur ben cihanı dertli ve hüzünlü kılarım
haydi şarabı sun! saki bu ıztarabdan yakamı kurtarayım
نه اینجا چشمک ساقی نه آنجا حرف مشتاقی
ز بزم صوفی و ملا بسی غمناک می آیم
orada  saki ne göz kırpar.ne de aşkın sözü vardır
sufi ve mollanın meclisinden eli boş ve hüzünlü dönüyorum.
رسد وقتی که خاصان ترا با من فتدکاری
که من صحرائیم پیش ملک بیباک می آیم
vakti gelir  ki rabbım, senin has kullarının bana işleri düşer 
ben bir çöl çocuğuyum ,sultanın huzuruna pervasızca çıkarım

allame ikbal zeburu acem

گر بتو افتدم نظر چھرہ بہ چہرہ ، روبرو
شرح دہم غم ترا نکتہ بہ نکتہ ، موبمو
eğer sana nazarım düşerse  
çehre çehre ,yüz yüz
از پی دیدن رخت ہمچو صبا فتادہ ام
خانہ بخانہ در بدر ، کوچہ بکوچہ کوبکو
seher  yeli gibi estim .seni görmek için 
hane hane, sokak sokak,köy köy 
میرود از فراق تو خون دل از دو دیدہ ام
دجلہ بہ دجلہ یم بہ یم ، چشمہ بہ چشمہ جوبجو
ayrılığından iki gözümden gönül kanı  akıyor
çeşme çeşme, ırmak ırmak , dicle dicle
مہر ترا دل حزین بافتہ بر قماش جان
رشتہ بہ رشتہ نخ بہ نخ ، تار بہ تار پو بہ پو
hüzne bulaşmış bu gönül senin sevgini can kumaşına dokudu.
tel tel,iplik iplik , atkı atkı .yol yol 

در دل خویش طاہرہ ، گشت و ندید جز ترا
صفحہ بہ صفحہ لا بہ لا پردہ بہ پردہ تو بتو‘‘
Tahir kendi gönlüne baktı. senden başka kimse görmedi
sayfa sayfa,kat kat , perde perde 
سوز و ساز عاشقان دردمند
شورہای تازہ در جانم فکند
Elem  , dertli aşıkların canına
sonsuz heyacanlar katar .
مشکلات کہنہ سر بیرون زدند
باز بر اندیشہ ام شبخون زدند
eski müşkilatlar baş kaldırdı
yine  gecemi endişeye çevirdi
قلزم فکرم سراپا اضطراب
ساحلش از زور طوفانی خراب
fikir denizim  baştan sona ıztırap
onun sahili  bela tufanlarından olmuş . harap
گفت رومی ’’وقت را از کف مدہ
ایکہ میخواہی گشود ھر گرہ
rumi  dedi  ;  vakti  elinden kaçırma ?
eğer , düğümü çözmek istiyorsan
چند در افکار خود باشی اسیر
این قیامت را برون ریز از ضمیر
nasıl kendi efkarına esir oldun. 
bu kıyameti  kalbinden dışarı dök !

--------------------------------
allame ikbal  cavitname

کل ساحل دريا پہ کہا مجھ سے خضر نے 
تو ڈھونڈ رہا ہے سم افرنگ کا ترياق؟ 
اک نکتہ مرے پاس ہے شمشير کي مانند 
برندہ و صيقل زدہ و روشن و براق 
کافر کي يہ پہچان کہ آفاق ميں گم ہے 
مومن کي يہ پہچان کہ گم اس ميں ہيں آفاق! 

dün deniz kıyısında hızır bana dedi ki;
sen batı'nın  zehrine ilaçmı  arıyorsun
bende bir nükte var kılıç gibi 
keskin, bilenmiş ve berrak
kafir, bu kainatta kaybolan dır.
mümin derinliğinde ise bu kainat  kaybolur.

allame ikbal/darbi kelim

جب عشق سکھاتا ہے آداب خود آگاہي 
کھلتے ہيں غلاموں پر اسرار شہنشاہي 
عطار ہو ، رومي ہو ، رازي ہو ، غزالي ہو 
کچھ ہاتھ نہيں آتا بے آہ سحر گاہي 
نوميد نہ ہو ان سے اے رہبر فرزانہکم کوش تو ہيں ليکن بے ذوق نہيں راہي 
اے طائر لاہوتي! اس رزق سے موت اچھي 
جس رزق سے آتي ہو پرواز ميں کوتاہي 
دارا و سکندر سے وہ مرد فقير اولي 
ہو جس کي فقيري ميں بوئے اسد اللہي 
آئين جوانمردں ، حق گوئي و بے باکي 
اللہ کے شيروں کو آتي نہيں روباہي 

Aşk kendini tanıma usulleri öğretince 
uşaklar hükamdarlık sırlarını öğrenirler
ister attar ol , ister rumi  ister razi ol , ister gazali 
seher vakti feryadları yoksa hepsi boştur.
umutsuzlanma onlardan ey akıllı kılavuz
gayretsiz iselerde kabiliyetlidirler ,büyükler yetişir onlardan
ey ilahi kuş !yem uçuşuna zarar veriyorsa
o yemden ölüm daha iyidir.
fakir ve kalenderliğinde Allahın arslanı Ali'nin kokusu olan 
Dara ve iskenderden  daha üstündür.
mert kişilerin düsturu; hak sözü söylemek ve çesarettir.
Allahın arslanları tilkiliği bilmezler
              
allame ikbal /cebrailin kanadı

بیا ای عشق ای رمز دل ما
بیا ای کشت ما ای حاصل ما
کهن گشتند این خاکی نهادان
دگر آدم بنا کن از گل ما
اقبال لاهوری   پیام مشرق
gel ey aşk ey gönlümüzün remzi
gel ey bizim tarlamız ,mahsülümüz 
bu balçıktan yaratılan insanlar ,artık eskidiler köhneleştiler.
gel çamurumuzdan yeni bir insan yarat. 
lali tur   اقبال لاهوری   پیام مشرق  


جانا تو را که گفت که احوال ما مپرس
بیگانه گرد و قصهٔ هیچ آشنا مپرس
ey sevgili sana kim söyledi bizim ahvalimizi sorma!
bir yabancı  olmuşsun .  dostluk hikayesini sorma!
ز آنجا که لطف شامل و خلق کریم توست
جرم نکرده عفو کن و ماجرا مپرس
sen  öyle  lutufu şamil  ve sahibi kerim'sin 
ben ne günah işlediysem aff et!  geçmiş  maceramı sorma !

خواهی که روشنت شود احوال سوز ما
از شمع پرس قصه ز باد هوا مپرس
aşk derdinden ne çektiğime , ayan  olmak istiyorsan
bu kıssamı  mum'a  sor! seher yeline sorma!
هیچ آگهی ز عالم درویشیش نبود
آن کس که با تو گفت که درویش را مپرس
 mütekebbir sana dedi ; dervişin halini sorma !  
o zaman  dervişlik aleminden,  nasıl haber olunur?
از دلق‌پوش صومعه نقد طلب مجوی
یعنی ز مفلسان سخن کیمیا مپرس
sen sufilerden ilahi marifet sikkesi arama!
yani müflislerden kimya sözünü sorma 
در دفتر طبیب خرد باب عشق نیست
ای دل به درد خو کن و نام دوا مپرس
akıl tabibi'nin kitabında aşk bab'ı yoktur
ey gönül derd'e alış.   deva namı'nı  akıl tabibine sorma!
ما قصهٔ سکندر و دارا نخوانده‌ایم
از ما به جز حکایت مهر و وفا مپرس
biz  iskender ve dara'nın kıssasını okumuş değiliz
aşk ve vefa kıssasından başka hikaye bize sorma
حافظ رسید موسم گل معرفت مگوی
دریاب نقد وقت و ز چون و چرا مپرس
hafız gül mevsimine ve marifeti ilahi ye ulaştı   
bunu anlamak için nasıl ve sebebini sorma 





1 Mart 2019 Cuma

sufiler elbiselerini mey'e rehin vermekten geri durdular. varsın meyhanede kalan bizim hırkamız olsun خفظ



                           

من ای دانشوران در پیچ و تابم
خرد را فہم این معنی محال است
چسان در مشت خاکی تن زند دل
کہ دل دشت غزالان خیال است

مرا روزی گل افسردہ ئی گفت
نمود ما چو پرواز شرار است
دلم بر محنت نقش آفرین سوخت
کہ نقش کلک او ناپایدار است

ey alimler  bilginler ! ben ıztırap içindeyim.
akıl imkanı yok bunun manasını anlamaya
bu gönül nasıl bir avuç toprağa tahammul ediyor.
gönül ki hayal ceylanlarının dolaştığı çöldür.

Birgün bana solmuş bir gül dedi ki
bizim varlığımız bir kıvılcıma benzer 
gönlüm yanıyor şu yaratıcının nakş ve sanatının zahmetine
onun kaleminin nakşı payidar kalmıyor.

allame ikbal tur lalesi


      gazel 184
دوش دیدم که ملایک در میخانه زدند
گل آدم بسرشتند و به پیمانه زدند

ساکنان حرم ستر و عفاف ملکوت

با من راه نشین باده مستانه زدند

آسمان بار امانت نتوانست کشید

قرعه کار به نام من دیوانه زدند

جنگ هفتاد و دو ملت همه را عذر بنه


چون ندیدند حقیقت ره افسانه زدند

Dün gece gördüm, melekler meyhane kapısını çaldılar; Âdem‟in balçığını yoğurup. şarap kadehi yaptılar.

Gizli alemin  hareminde oturanlar,

Melekût âleminin  iffetli dünyasında  yaşayanlar.
Meyhane yolunda oturan ben garible,sarhoşçasına şarap içtiler.


Gökler emanet yükünü çekemeyince   kura çektiler; 
Kur'a  benim gibi divaneye çıktı.!

yetmiş iki milleti mazur görüver.

gerçekleri görmeyince efsane yoluna saptılar.

..................................

           gazel 178

هر که شد محرم دل در حرم یار بماند

وان که این کار ندانست در انکار بماند

اگر از پرده برون شد دل من عیب مکن

شکر ایزد که نه در پرده پندار بماند

صوفیان واستدند از گرو می همه رخت

دلق ما بود که در خانه خمار بماند

محتسب شیخ شد و فسق خود از یاد ببرد

قصه ماست که در هر سر بازار بماند

هر می لعل کز آن دست بلورین ستدیم

آب حسرت شد و در چشم گهربار بماند

جز دل من کز ازل تا به ابد عاشق رفت

جاودان کس نشنیدیم که در کار بماند

گشت بیمار که چون چشم تو گردد نرگس

شیوه تو نشدش حاصل و بیمار بماند

از صدای سخن عشق ندیدم خوشتر

یادگاری که در این گنبد دوار بماند

داشتم دلقی و صد عیب مرا می‌پوشید

خرقه رهن می و مطرب شد و زنار بماند

بر جمال تو چنان صورت چین حیران شد

که حدیثش همه جا در در و دیوار بماند

به تماشاگه زلفش دل حافظ روزی

شد که بازآید و جاوید گرفتار بماند



Gönüle mahrem olan, yarin hareminde  kaldı.
Bu işi anlamayan inkâra düştü.

Gönlüm, sır perdesini geçtiyse beni ayıplama. 

Allaha  şükürler olsun, gönlüm zan perdesinde kalmadı 

sufiler elbiselerini mey'e  rehin vermekten geri durdular.

varsın meyhanede kalan bizim  hırkamız  olsun

Muhtesip şeyh olunca kötü düşüncelerini unutup gitti!

Her pazar başında söylenip duran yalnız bizim maceramız! kaldı

O billûr elden aldığımız lâl renkli şarab hasret suyu oldu 

inci gibi yaş döken gözlerimizde kaldı.

Ezelden ebede kadar,  Gönlümden başka aşka düşüp 

Aşık olan hiç kimseyi duymadım.
  
Bu dönen kubbede aşk sözünün sesinden daha hoş 
bir yadigâr kaldığını görmedim.

Nergis, gözüne özendi, fakat şiveni elde edemedi ki

Sadece hasta ve mahmur bir hale düşüp kaldı, işte o kadar!

 Bir hırkam vardı, yüzlerce ayıbımı örterdi.

 hırka, şaraba ve çalgıya rehin oldu, elimde kalan yalnız bir zünnar!

 Çin sureti, senin güzelliğine öyle hayran oldu ki

 macerası her yerde kapılarda, duvarlarda kaldı

Hâfız‟ın gönlü, zülfünün seyrangâhına gitti 

 bir gün olur tekrar gelirim diye 
ancak Sonsuza kadar orada tutuldu. kaldı...

hafız gazeliyat

ali şeriati yalnızlık sözleri 2

و ﻣﻦ ﮔﺎه ﻣﯿﮕﻔﺘﻢ، ﯾﺄس ﻓﻠﺴﻔﯽ، ﮔﺎه ﭘﺮﯾﺸﺎﻧﯽ ﻓﮑﺮي و ﺧﻸ اﻋﺘﻘﺎدي، ﮔﺎه ﺑﯽ اﯾﻤﺎﻧﯽ ﺑﻪ ﻫﻤﻪ ﭼﯿﺰ و ﻫﻤﻪ ﮐﺲ، ﮔﺎه آﺷﻔﺘﮕﯽ وﺿﻊ اﺟﺘﻤﺎﻋﯽ، ﮔﺎه ﺑﺤﺮان ﻫﺎي روﺣﯽ ﺧﺎص روﺷﻨﻔﮑﺮان 

ﺑﻮرژوا و دردﻫﺎي ﻃﺒﻘﺎت ﻣﺮﻓﻪ اﺷﺮاﻓﯽ و ﮔﺎه اﺧﺘﻼﻻت ﻋﺼﺒﯽ و رواﻧﯽ ﻧﺎﺷﯽ از ﻣﺴﺎﺋﻞ ﺟﻨ و ﺳﺮﮐﻮﻓﺘﮕﯽ ﻫﺎي اﯾﻦ ﻏﺮﯾﺰه ﮐﻪ در او ﻋﻘﺪه اي ﺳﺨﺖ ﺷﺪه ﺑﻮد ﮐﻪ ﺗﺤﻘﯿﻖ ﮐﺮدم از ﺧﻮﯾﺸﺎﻧﺶ و ﺗﺄﯾﯿﺪ ﮐﺮدﻧﺪ ﮐﻪ راﺳﺖ اﺳﺖ و او ﻫﺮﮔﺰ در ﻋﻤﺮش ﻧﻪ ﻫﻮﺳﺶ ﺷﮑﻔﺖ )ﮐﻪ ﺑﯿﻤﺎر ﺑﻮد( و ﻧ ﻫﺮﮔﺰ دﻟﺶ ﺳﯿﺮاب ﻋﺸﻖ ﺷﺪ )ﮐﻪ دﻟﺶ ﺗﻮاﻧﺎﺋﯽ آﻓﺮﯾﺪن آن را ﻧﺪاﺷﺖ و از اﯾﻦ اﺳﺘﻌﺪاد ﻋﺎﺟﺰ
ﺑﻮد و ﭼﻨﺎﻧﮑﻪ ارﯾﮏ ﻓﺮوم ﮔﻔﺘﻪ اﺳﺖ ﻋﺸﻖ ﻧﯿﺰ ﻫﻤﭽﻮن دﯾﮕﺮ ﻫﻨﺮﻫﺎ و ﻧﺒﻮغ ﻫﺎ اﺳﺘﻌﺪاد وﯾﮋه ا اﺳﺖ و ﮐﻢ اﻧﺪ دل ﻫﺎﺋﯽ ﮐﻪ اﺳﺘﻌﺪاد ﺧﻠﻖ ﻋﺸﻖ ﻫﺎﺋﯽ ﺑﺰرگ و زﯾﺒﺎ و ﻧﻔﯿﺲ و ﻣﺘﻌﺎﻟﯽ داﺷﺘﻪ ﺑﺎﺷﻨﺪ ﯾﺎ ﺷﺎﯾﺪ ﻫﻢ زﯾﺒﺎﺋﯽ اي ﮐﻪ ﺑﻪ ﮐﺎر دل او ﺑﯿﺎﯾﺪ و ﻣﺨﺎﻃﺐ ﺷﺎﯾﺴﺘﻪ و راﺳﺘﯿﻨﻦ ﺣﺎﻻ و درد و 
ﺧﻮاﺳﺖ او ﺑﺎﺷﺪ در ﺳﺮ راﻫﺶ ﺳﺒﺰ ﻧﺸﺪ و ﻫﻤﭽﻨﺎن ﮐﻪ ﺑﺴﯿﺎر ﻧﺒﻮغ ﻫﺎﺋﯽ ﮐﻪ ﺷﺮاﯾﻂ رﺷﺪي ﻧﻤﯽ ﺑﯿﻨﻨﺪ و روح ﻫﺎﺋﯽ ﮐﻪ اﺳﺘﺎد روح ﭘﺮوري ﻧﻤﯽ ﯾﺎﺑﻨﺪ و ﻧﺎﺷﮑﻔﺘﻪ و ﻧﺎرﺳﺘﻪ در دل ﺧﺎك 
اﻧﺪاﻣﺸﺎن ﻣﺪﻓﻮن ﻣﯽ ﻣﺎﻧﻨﺪ ﺑﺴﯿﺎر دل ﻫﺎﺋﯽ ﻧﯿﺰ ﻫﺴﺘﻨﺪ ﮐﻪ ﺻﯿﺎدان ﻫﻮﺷﯿﺎر و زﺑﺮدﺳﺖ ﻋﺸﻖ ﻫﺎي زﯾﺒﺎ و ﻧﯿﺮوﻣﻨﺪ و ﺑﻠﻨﺪ ﭘﺮوازي ﻣﯽ ﺗﻮاﻧﻨﺪ ﺑﻮد و در ﻧﺨﺠﯿﺮﮔﺎه زﻧﺪﮔﯿﺸﺎن ﮐﺸﺘﻪ اﻧﺪ و ﺟﺴﺘﻪ اﻧﺪ و ﮐﻤﯿﻦ ﮐﺮده اﻧﺪ و اﻧﺘﻈﺎر ﮐﺸﯿﺪه اﻧﺪ و... ﺻﯿﺪﺷﺎن را ﻧﯿﺎﻓﺘﻪ اﻧﺪ و ﺑﻪ ﺻﯿﺪ ﭼﻬﺎرﭘﺎﯾﺎن و ﻣﺮﻏﺎن ﺗﻠﺦ 
ﮔﻮﺷﺖ  و زﺷﺖ ﭘﺮ و ﺑﺪ ﭘﺮواز ﻫﻢ دل ﻧﺒﺴﺘﻪ اﻧﺪ و ﺗﻦ در ﻧﺪاده اﻧﺪ و داﻣﺸﺎن ﻫﻤﭽﻨﺎن ﺧﺎﻟﯽ ﻣﺎﻧﺪ
و از اﯾﻦ ﺷﮑﺎرﮔﺎه ﺣﯿﺎت ﺑﺎ دﺳﺘﯽ ﺧﺎﻟﯽ ﺑﺎز ﮔﺸﺘﻪ اﻧﺪ و در آﻏﻮش ﻣﺮﮔﺖ ﺳﺮد و ﺑﯽ اﻣﯿﺪي ﺧﻔﺘﻪ اﻧﺪ ﮐﻪ





ben "bazen felsefi  ümitsizlik ,fikri perişanlık bazen inanç boşluğu ,bazen herşeye ve herkese karşı bir inançsızlık,bazen  toplumsal gerginlik bazen burjuva aydınlarına özgü ruhsal bunalımlar  ve elit  tabakasının dertleri ,bazen yakınlarınında ifade ettiği gibi cinsel baskıdan  kaynaklanan sinirsel ve  ruhsal  bunalımlar." diye cevap vermeye çalıştım.O hayatı boyunca ne bir defa heveslendi nede kalbi aşkla doldu.yüreği onu yaratma gücüne sahip değildi.bu kabiliyeti yoktu. erich fromm un dediği gibi  aşkta diğer sanatlar ve kabiliyetler gibi özgün bir kabiliyettir.
güzel ve büyük aşkları yaratabilen kalpler çok azdır.
veya kalbin hoşlanacağı  bir güzellik halinde dertlerine ve isteklerine layık bir muhatab göremedi.
nitekim birçok kabiliyetler geliştirecek ortam bulamıyor.ve nice ruhlar kendini yetiştirecek bir üstada erişemiyor; 
bölylece kalp toprağına gömülüyor,gelişemiyor.bir çok yüreklerde vardırki  akıl avcıları,güzel güçlü ve yüce aşk ustalarıdır.hayatı boyunca aramışlar ,beklemişler;ama avlayamamışlardır.
onlar ayrıca dört ayaklı hayvanlara ve eti yenmeyecek kadar kötü kuşlarada gönül vermemiş.istememişlerdir.tuzakları boş kalmış  ve hayat avından eli boş dönmüşlerdir.soğuk ve ümitsiz bir ölümün kucağına yatmışlardır.  zira
"روح ﻫﺎي زﯾﺒﺎ ﮐﺒﮑﺎن ﺧﻮش ﺧﺮام وﻻﯾﺖ ﻋﺸﻖ اﻧﺪ و ﻫﻤﻮاره در آرزو و ﺟﺴﺘﺠﻮي ﺑﺎزي ﮐﻪ از آﺳﻤﺎن ﻓﺮود آﯾﺪ و ﺑﺮ ﺳﺮﺷﺎن ﺟﻨﮓ زﻧﺪ و ﻣﻨﻘﺎر در ﭘﺮﻫﺎي ﻧﺮم و رﻧﮕﯿﻦ
سینه  ﺷﺎن ﻓﺮو ﺑﺮد و ﻗﻠﺐ ﮐﻮﭼﮏ و ﮔﺮﻣﺸﺎن را ﺑﺸﮑﺎﻓﺪ و ﺑﻪ ﺑﺎد و ﻣﻨﻘﺎر و ﭼﻨﮕﺎل ﻫﺎي ﺟﺬﺑﻪ
   شان   ﺑﮕﯿﺮد و ﺻﯿﺪ ﺷﺎن ﮐﻨﺪ و ﺑﻪ آﺳﻤﺎن ﺷﺎن ﺑﺮدارد و ﺑﻪ ﻗﻠﮥ ﻣﻐﺮور و ﺑﻠﻨﺪ ﮐﻮﻫﯽ، ﮐﻮﻫﺴﺘﺎﻧﯽ
آرام و ﻣﺤﺮم و دوردﺳﺘﺸﺎن ﺑﺮد و در ﺧﻢ ﺻﺨﺮة ﺳﻨﮕﯽ، ﭘﻨﺎه ﺧﺎﻣﻮش و ﺧﻠﻮت ﮐﻮﻫﯽ ﺑﺎ وی آﺷﯿﺎن ﺳﺎزد"
. و اﯾﻦ اﺳﺖ آﻧﭽﻪ ﻣﻦ از ﻣﻌﻨﯽ اﯾﻦ ﺷﻌﺮ ﺳﻨﺎﺋﯽ ﻣﯽ ﻓﻬﻤﻢ 
همچو ﮐﺒﮑﯿﻢ در وﻻﯾﺖ ﺧﻮﯾﺶ         ﻣﺎﻧﺪه در ﺟﺴﺘﺠﻮي ﺑﺎزاﻧﯿﻢ!
و اﯾﻦ اﺳﺖ ﻣﻌﻨﯽ اﯾﻦ ﺷﻌﺮ ﺳﻌﺪي ﮐ 
ﯾﮑﯽ ﻧﻐﺰﺑﺎزي ﮐﻨﺪ روزﮔﺎر       ﮐﻪ ﺑﻨﺸﺎﻧﺪت ﭘﯿﺶ آﻣﻮزﮔﺎر
ﻋﯿﻦ اﻟﻘﻀﺎة  همادنی
"Güzel ruhlar aşk vilayetinin  nazlı ve hoş keklikleridir.sürekli gökten inecek pençesine alacak .küçük ve sıcak kalbini yaracak. avlayacak ,göklere kaldıracak ,uzak ,mahrem ve sesiz yüce dağlara götürecek ve onunla büyük kayalıkların zirvesinde sessiz ve sakin bir köşede yuva yapacak bir atmacayı ve arzularlar."
aynul kudat  hemedani
keklik gibi kendi velayetinde 
kalmış atmacaları arıyorum.
senai
zaman güzel bir oyun oynasada 
onu üstadın yanına oturtsa 
sadi 


************************
مهراب جهان، جمال رخساره ی ماست
ســلــطـان جـهان این دل بیچاره ماست

شور و شر و کفر و توحــیـــد و یقین

در گوشه ی دیده های خون باره ی ماست
ﻋﯿﻦ اﻟﻘﻀﺎة  همادنی
cihanın mihrabı bizim güzel bakışımızdır
bu cihanın sultanı  bizim yaralı gönlümüzdür.

Öfke, şer , küfr  , tevhid ve yakin 

gözlerimizin köşesine yağmış kanlı gözyaşlarımızdır.
Aynul kudat 

kaynağına henüz ulaşamadığım

Aynul kudat hemedaniye ait bir şiir

Hangisi benim geldiğim yol, ey gönül?
Geri dönmem için söyle, yabancıyım ey gönül.

Her adımda bin tuzak var ey gönül,
Adam olmayanlara aşk haram, ey gönül. 

Talihsizliğin düğümü çözülemez.
Bu dertler kimseye anlatılamaz.

Felek bizim için hep üzüntü eker durur,
Asla bu tohumdan mutluluk alınamaz.

Bendeki üzüntüler, bendeki sıkıntılar,
Kargada olsaydı, üzüntüsünden yaşlanırdı.

Sadece adı kaldı bende bu gönlümün,
Sonu ne olur bilmem acaba bu gönlümün?!

Ey felek, gönlümü altüst ettin!
Bu yorgun gönlümü hep incittin!

Başka bir oyun çıkardın arkasından perdenin,
Ne ilginçliklerin var, arkasında perdenin


Benim bu dünya işine asla iltifatım olmadı. bir tek senin güzel yüzünden hoşlandım

Ajmal Sabbawoon Elias Sogdiana · ای جانبـــاز..؛ Mehdi Ebrahimian به درد عشق بساز و خموش کن حافظ رموز عشق مکن فاش پيش...